Türkiye de koyun klonladı

15 Kasım 2007 Perşembe

Türkiye de koyun klonladı
15 Kasım 2007 Perşembe 12:09
Kopya koyun için geri sayım başladı. 10 gün içinde kopya koyun dünyaya gelecek.
İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Suni Tohumlama ve Döllenme Bölümü'nde ilk kopya koyun için 3 yıldır devam eden çalışmalar meyvesini verdi.

Prof. Dr. Sema Birler yönetimindeki çalışmaların ilk etabında 69 klon embriyo elde edildi. Embriyoların 8 koyuna transfer edilmesiyle kopya koyun için ilk adım atılmış oldu. Koyunlardan ikisinde gebelik tespit edilince de geri sayım başladı.

Türkiye'nin ilk kopya kuzularının tahminen 10 gün sonra dünyaya geleceğini söyleyen Prof. Birler, “Son anda bir aksilik çıkmazsa normal doğum olacak. Böylece Türkiye de bu tekniği kullanan sayılı ülkeler arasına girecek” dedi. Dünyanın ilk kopya koyunu olan 'Dolly 1996'da İskoçya'da doğduğunda büyük ses getirmişti. Ancak Dolly 2003 yılında akciğer yetmezliğinden ölmüştü.

Düşünceler okunabilecek

Düşünceler okunabilecek
15 Kasım 2007 Perşembe 15:01
Düşüncelerin okunabilmesi için epey yol kat edildi. Nasıl mı?
New Scientist dergisinde yayımlanan habere göre, bilimadamları 8 yıl önce geçirdiği bir trafik kazası sonucunda felç olan, bilinci yerinde ancak konuşamayan bir hastanın beyninin, konuşmayla ilgili bölümüne elektrotlar yerleştirdiler.

Araştırmacılar, elektrotlar vasıtasıyla beyinin konuşma bölümünden gelen titreşimleri kaydettiler.

Bilimadamları, bundan sonraki aşamada, bu sinyalleri 'bir konuşma yazılımına' dönüştürmek için çalışacaklarını belirtti.

Birkaç hafta içinde bir bilgisayar, hastanın düşüncelerini seslere dönüştürme görevini yerine getirmeye başlayacak.

Teknolojinin geliştirilmesinde katkısı olanlardan Joe Wright, bunu başaracaklarını umduğunu belirterek, "Karşılıklı konuşma hedefine ulaşmak isterdik ama henüz bundan çok uzağız" dedi.

Bilimadamları, bu tekniğin beyin okuma makinesiyle bir ilgisinin bulunmadığını özellikle vurguladı.

Max Planck Enstitüsü'nden Prof.John Dylan Haynes, "Bazı temel düşünceleri tercüme edebilmeye başlamamız çok heyecan verici birşey. Ancak bir beyin okuma makinesinden henüz çok uzağız" dedi.

Prof. Geraint Rees de "Şu anda kısıtlı bir kelime hazinesinin kodunu çözmeye doğru gidiyoruz" diye konuştu.

KAN GRUBUNU DİĞERİNE DÖNÜŞTÜREN YÖNTEM GELİŞTİRİLDİ

KAN GRUBUNU DİĞERİNE DÖNÜŞTÜREN YÖNTEM GELİŞTİRİLDİ



ANKARA
- Bilim adamları, bir kan grubunu başka kan grubuna dönüştüren bir yöntem geliştirdiler. Böylece, kan vermede ortaya çıkan sıkıntının ortadan kalkacağı belirtiliyor.
İngiliz Yayın Kuruluşu BBC ve Daily Mail gazetesinin internet sitelerinde verilen habere göre, uluslararası bir araştırma ekibi, Nature Biotechnology dergisinde yayınladıkları araştırmada, A, B ve AB gruplarındaki kanı nasıl O grubuna dönüştürdüklerini açıkladılar.
Kan, alyuvarlar hücrelerinin yüzeyindeki, antijenler olarak bilinen şeker moleküllerine göre sınıflandırılıyor. A ve B kan gruplarında farklı şeker molekülleri bulunurken, AB kan grubu her iki şeker molekülünü de ihtiva ediyor. O grubunda ise antijen bulunmuyor.
Danimarka'daki Kopenhag Üniversitesinden Prof. Henrik Clausen başkanlığındaki ekip, bakteriyel enzimleri, bu şeker moleküllerini kesmek için bir nevi biyolojik "makas" olarak kullandı. Böylece kan, antijenin olmadığı O grubuna dönüştü.

Yapay kalp yolunda büyük adım

Yapay kalp yolunda büyük adım

02 Nisan 2007 Pazartesi 10:12

Dr. Magdi Yacoub ve ekibi, önümüzdeki üç-dört yıl içinde kalbin yapay olarak geliştirilmiş bölümlerinin organ nakillerinde kullanılabileceğini umuyor. Bilim adamlarının kök hücreden geliştirdikleri doku aynen kalp kapakçığı gibi çalışıyor.

Araştırmacılar, laboratuvar ortamında geliştirilen kalp kapakçıklarını önümüzdeki aylarda koyun ve domuz gibi hayvanlara naklederek deneyeceklerini ve sonuçları değerlendireceklerini ifade etti.

Dr. Yacoub, The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, bilim adamlarının kök hücreden kalp geliştirmek için 10 yıla ihtiyaçları bulunduğunu, daha sonra kalp nakillerinde kullanılacak organ bulmakta yaşanan sıkıntının da ortadan kalkacağını söyledi.

Yacoub, laboratuvarda kalp geliştirme projesinin çok iddialı gibi görünebileceğini ancak imkansız olmadığını söyledi. Araştırmacılar başarılarını yapay kalp geliştirmenin ilk büyük adımı olarak gördüklerini belirtti. Bilim adamları daha önce de amniyo sıvısından aldıkları kök hücrelerden kalp kapakçığı geliştirmeyi başarmıştı.

Kaynak >>>>İnternet Haber

Kan grubunda inanılmaz devrim!

Kan grubunda inanılmaz devrim!

02 Nisan 2007 Pazartesi 16:47

Danimarkalı bilimadamları, bir kan grubunu diğer gruba dönüştürecek basit bir yöntem bulduklarını açıkladı. Böylece dünya genelinde kan bulma sıkıntısının ortadan kalkabileceği belirtiliyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden Prof. Henrik Clausen başkanlığındaki uluslararası ekip, "0" grubu kan üretebilecek enzimleri belirlediğini duyurdu.

Bilimadamları, dönüştürülmüş kanın hastanelerde kullanılabilmesi için hastalar üzerinde denemeler yapılması gerektiğini belirttiler.
"A", "B" ve "AB" grubu kan, diğer gruptaki kişilere nakledilmeleri halinde, ölümcül sonuçlara yol açabiliyor.

Yeni yöntemle, diğer gruplara nakledilen kanda, bağışıklık sisteminde reaksiyona yol açabilecek enzim ve antijene rastlanmadı.
Prof. Clausen'in ekibi, "A" ve "B" antijenlerini etkisiz hale getirebilecek 2500'den fazla bakteri ve mantar özü üzerinde çalıştı.

Yeni keşfedilen bakteriyel "B" enziminin kahve çekirdeğinden elde edilen enzimden yaklaşık bin kat daha güçlü olduğu belirtiliyor.

Son olarak "A" antijenlerini ortadan kaldıracak enzimin bulunmasıyla tüm kan gruplarının dönüştürülmesinin mümkün hale geldiği söyleniyor.

2 Santimlik Cerrah!

2 Santimlik Cerrah!



Japonlar bu kez de 2 santimlik cerrah robot, insan vücuduna girip ameliyat yapacak

Japon bilim adamları, geliştirdikleri ’robot doktor’un porototipini dün basına tanıttı. Kesik yoluyla vücuda girecek olan robot, insan bedeninin içinde operasyonlar yapabilecek.
Ritsumeikan Üniversitesi uzmanlarının üç yıl süren bir çalışma sonucu geliştirdiği 2 santimetre uzunluğundaki doktor robot, 1 santimetre genişliğinde ve sadece 5 gram ağırlığında. Küçük bir kamera, algılayıcılar ve ilaç enjektörüne sahip olan robot, gerektiğinde bazı sağlık sorunlarını ilaçlarla tedavi edebiliyor, böylece ameliyata gerek kalmıyor.



Sırada kalp robotu var
Robot, vücudun sorunlu bölgesinden aldığı verileri çok ince bir kabloyla bilgisayara iletiyor. Ancak uzmanlar daha etkili ve kolay iletişim için robota uyumlu telsiz verici geliştirmeye çalışıyor.
Daha önce geliştirilen minyatür sağlık robotları, yutma yoluyla vücuda girebiliyor ve yalnızca fotoğraflar çekebiliyordu. ABD’li bilim adamları, kalp sorunları konusunda uzman ve enjeksiyon yoluyla vücuda zerk edilecek yeni tip bir robot da geliştiriyor.

Boy uzatmak artık hayal değil

Boy uzatmak artık hayal değil



Boy uzatmak artık hayal değil. İki Türk bilim adamı bunu gerçekleştirmeyi başardı. Peki boy nasıl uzatılacak?

Dokuz Eylül Üniversitesinden 4 bilim adamı, insan boyunu hem uzaktan kumanda ile hem de belirli bir ağırlık uygulayarak uzatmak için geliştirdikleri 2 farklı projenin patentini almak için Avrupa Patent Ofisine başvurdu.

İlk projede boy uzatmak isteyenler için kemik içerisine çakılan çiviler, uzaktan kumanda ile her gün 1 mm boy uzatacak. Bu projede hasta, yattığı yerden boyunu uzatabilecek. Diğer projede ise günde bir kez ayağını yere sertçe vuran kişinin boyu aynı oranda uzayabilecek. Projeyle birlikte bir kişinin boyu 3.5 ay gibi kısa bir sürede 10 santimetre uzatılabilecek.

Havıtçıoğlu, kendisiyle birlikte Doç. Dr. Önder Baran, araştırma görevlileri Bora Uzun ve Hakan Oflaz ile hem mekanik hem de şekil bellekli alaşımlardan yararlanılarak insan boyunu uzatmak için geliştirdikleri proje için Avrupa Patent Ofisine 18 Eylül 2006 tarihinde başvurduklarını, 3
ay sonra patentlerin gelmesini beklediklerini kaydetti.

Yarayı yok eden sprey!

Yarayı yok eden sprey!
Yarayı yok eden sprey!

Bugüne dek tedavi edilemeyen ya da büyük operasyon gerektiren cilt rahatsızları, yaralar bir spreyle tarihe karışıyor!

Mucizevi spreyi Avustralyalı bir plastik cerrah geliştirdi. Recell adlı hücre sprey teknolojisiyle sağlıklı bölgeden alınan deri hücreleri sıvı hale getirilip, sorunlu bölgeye naklediliyor.

20 dakika gibi kısa bir sürede operasyon tamamlanıyor. Hastaneye yatmaya dahi gerek kalmıyor.

Bilimkurgu gibi görünen bu tedavi yöntemi 2006'dan bu yana Avustralya ve Ab ülkelerindeki tıp merkezlerinde kullanılıyor. Türkiye'de de Doktor Tunç Tiryaki ile Dr. Osman Oymak'ın Levent'te kurdukları bir merkezde kullanılmaya başlandı. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde de bu yöntem uygulanıyor.

Göz renginin şifresi çözüldü...

Göz renginin şifresi çözüldü...




American Journal of Human Genetics tıp dergisinde de yayınlanan araştırma, 4 bin katılımcının genleri kullanılarak yapıldı. Queensland’daki uzmanların araştırmaları doğrultusunda, insanların göz renklerinin farklı oluşunun nedeni OCA2 adı verilen bir gene bağlı. Bu gen, bir protein üreterek, saça, tene ve göze rengini veriyor.

YENİ BİR OTİZM GENİ BULUNDU

YENİ BİR OTİZM GENİ BULUNDU

PARİS - Araştırmacılar, otizm hastalığıyla ilgili yeni bir gen buldu.
"Nature Genetics" dergisinin internet sitesinde yayınlanan makaleye göre, Paris'teki Pastör Enstitüsü uzmanlarının bulduğu gen, sinir hücreleri arasında iletişimin sağlanmasında anahtar rolü oynuyor.
Thomas Bourgeron adlı uzman, SHANK3 adını verdikleri genin, bütün otizm çeşitleri için geçerli olmadığını belirtti.
Otizm, 3 yaşından önce ortaya çıkıyor, her 200 çocuktan birinde görülüyor. Hastalığa erkek çocuklarında kızlardan dört kat fazla rastlanıyor. İletişim ve sosyal ilişki bozukluğuna yol açan bu hastalığın mustaribi, hasta hep basmakalıp davranış ve sözleri tekrarlıyor.

YUMURTA ALERJİSİNE ÇARE BULUNDU

YUMURTA ALERJİSİNE ÇARE BULUNDU



WASHİNGTON - Amerikalı araştırmacılar, yumurta alerjisine karşı "zorlu" ancak işe yarayan bir tedavi geliştirdi.
Duke ve Arkansas üniversitelerinden araştırmacılar, içinde yumurta olan bir şey yediklerinde kusma, kaşıntı ya da solunum sorunları yaşayan 1-7 yaşındaki 7 çocuğa her gün çok az miktarda yiyeceklere karıştırılmak üzere toz haline getirilmiş yumurta verdiler.
Bir yumurtanın binde biri miktarla işe koyulan araştırmacılar, miktarı yavaş yavaş artırdı. 2 yılın sonundaysa çocukların çoğu çırpılıp yağda pişirilmiş 2 yumurtayı hiçbir tepki vermeden yiyebildi.
Şimdi araştırmacılar, yer fıstığı alerjisine de benzer yöntemle çözüm bulmaya çalışıyor

Kök hücreden retina nakli başarıldı

Kök hücreden retina nakli başarıldı

Görme özürlü farelerde yapılan bir deneyde, retina hücresi nakli sayesinde görme yeteneği yeniden kazandırıldı.


LONDRA - İngiltere’nin önde gelen üniversitelerinden University College London’a bağlı Optalmoloji Enstitüsü’nde yapılan deneyde, önce farelerin görme yetilerini kaldırdı. Daha sonra farelere olgunlaşmamış retina kök hücresi nakledildi. Farelerin görme yetilerini yeniden kazanması, aynı yöntemin insanlarda da uygulanması için umut verdi. Ancak insanlarda uygulanabilir bir tedavinin geliştirilmesi yıllar alabilir.

Retinadaki fotorezeptörler görevlerini yerine getiremediğinde, kişi görme yetisini de kaybetmiş oluyor. Şeker veya yaşlılığa bağlı sorunlarla fotorezeptörlerin zedelenmesine karşı çeşitli tedavi yöntemleri geliştiriliyor. Ancak, görme yetisini gençken yitirmiş kişiler için de kullanılabilir tedavilere ihtiyaç var.

Retina kök hücre çalışmaları yürütmek için oldukça elverişli bir organ, zira fotorezeptörler devre dışı kalsa dahi, beyinle göz arasındaki diğer tüm bağlantılar işliyor. Dolayısıyla fotorezeptörler onarıldığında görme yetisi kazanılıyor. Ancak, daha önceki kök hücre nakillerinde, hücreler yeterince gelişemediği için başarı sağlanamamıştı.

KÖK HÜCRE FARELERDE İŞLEDİ
University College London Institutes of Ophthalmology and Child Health and Moorfields Eye Hospital’da yapılan deneyde, nakli yapılan kök hücreler 3 günlük bir fareden alınmış ve fotorezeptöre dönüşmesi için büyütülmüştü. Ayrıca bu hücreler naklin yapıldığı zaman daha olgunlaşmış durumdaydı.

Nakledilen fotorezeptörler görme işlemi için gerekli elektrik akımını retina hücrelereine iletmeyi başardı. Denek farelerinin ışığıa karşı duyarlılığının arttığı gözlemlendi, optik sinirlerin beyinle iletişime girdiği belirlendi. Retinanın deney öncesinde işlemeyen bölümlerinin işlerlik kazandığı gözlemlendi.

İNSANLARDA TEDAVİ YILLAR GEREKTİRİYOR
İnsanda kullanılabilir retina hücresi nakli için durum biraz daha karışık, zira bunun için bebek henüz birkaç aylıkken kök hücrelerin ana rahminden çekilmesi gerekiyor. Yetişkin kişilerdeki görme kaybına karşı ise, en mantıklı çözüm, yetişkin retina hücrelerindeki bazı kök hücre özellikleri gösteren hücrelere odaklanmak. Bu hücrelerin fotorezeptöre dönüştürülmesi ise yıllar alacak bir çalışma gerektiriyor.

AÇLIK HİSSİ VEREN GEN BULUNDU





CENEVRE - Fransız ve İsviçreli araştırmacılar, açlık hissini uyandıran geni buldu.
İsviçre'deki Fribourg üniversitesiyle Fransa'daki Strasbourg üniversitesinin uzmanları, beyin ve bütün vücutta aktif olan "Per 2" adlı genin, açlık hissini haber veren sinyalleri ürettiğini tespit etti.
Uzmanlar, genin bulunmasının, obezite ve alkolizm gibi sorunlarla mücadelede çığır açabileceğini düşünüyor.
"Current Biology" adlı dergide yayınlanan makalede, bu yemek saatleriyle fiziksel tepkilerin eş zamanlılığına ilişkin keşfin, uykusuzluk ve depresyon gibi dertlerin tedavisi için yeni yöntemler geliştirilmesi bakımından da ümit verici olduğu belirtildi.
Uzmanların araştırmasına göre, biyolojik saatin gece mesaisi veya saat farkı yüzünden bozulması halinde insan alkole daha fazla meylediyor.
Uzmanlar, "Per 2"nin vücut ağırlığına da dolaylı etkisi olduğunu düşünüyor.

Erken boşalmaya karşı ilaç...

Erken boşalmaya karşı ilaç...


Erken boşalma sorununa karşı ABD'li uzmanlar tarafından ilk kez bir ilaç geliştirildi.


Daha çok depresyon tedavisinde kullanılan "dapoxetine" maddesinin 2 bin 600 erkekte kullanılması sonucunda, bu erkeklerin yaklaşık yüzde 30'unun boşalma süresi 3 kat uzadı.

ABD'deki 121 sağlık merkezinde rasgele seçilen erkeklere farklı dozlarda "dapoxetine" verildi, deneyin sonucunda maddeden 30 miligram verilen erkeklerin boşalma sürelerinde 2.78, 60 miligram verilen erkeklerin boşalma süresinde ise 3.32 dakika uzama kaydedildi. İlacın kana karışması ise 1 saat sürüyor

Erken boşalmaya karşı ilaç...




Erken boşalma sorununa karşı ABD'li uzmanlar tarafından ilk kez bir ilaç geliştirildi.


Daha çok depresyon tedavisinde kullanılan "dapoxetine" maddesinin 2 bin 600 erkekte kullanılması sonucunda, bu erkeklerin yaklaşık yüzde 30'unun boşalma süresi 3 kat uzadı.

ABD'deki 121 sağlık merkezinde rasgele seçilen erkeklere farklı dozlarda "dapoxetine" verildi, deneyin sonucunda maddeden 30 miligram verilen erkeklerin boşalma sürelerinde 2.78, 60 miligram verilen erkeklerin boşalma süresinde ise 3.32 dakika uzama kaydedildi. İlacın kana karışması ise 1 saat sürüyor

Tıp dünyasında büyük tartışma...





İngiliz ve Belçikalı bilimadamları tarafından ortaklaşa yapılan bir araştırma bitkisel hayatta beyin faaliyetlerine ilişkin yeni bulgular sağladı. Çalışmaya göre bitkisel hayattaki bir kişinin beyninin verdiği tepkiler, sağlıklı bir insanınkiyle aynı olabiliyor.


Uzmanlar, yani hastanın aslında karmaşık bir iç yaşamı sürdürdüğünü, dış dünyaya bilinçli olduğu yolunda hiç bir işaret vermese de, beynin komutlara karşılık verebilecek, hatta karar verebilecek durumda olduğunu savunuyor.

Bulgular bitkisel hayattaki bir hastanın kendi rızası olmadan hayatına son verilmesi konusunda yepyeni bir tartışma yaratıyor.

Bilim dergisi Science’da yayımlanan çalışmada bir hastanın beyin sinyalleri, verilen komutlara nasıl tepki verdiğini incelemek üzere görüntüleme sistemleri ile izlendi.

Bitkisel hayattaki kişiler, koma halinden çıkmış olmalarına rağmen bilinçli olduklarına dair bir işaret göstermiyor.

Bazı bilim adamları ise çalışmanın sadece tek bir hasta üzerinde yapıldığını ve her hastanın aynı tepkileri vermeyebileceğini savunuyor.

HASTA BEŞ AYDIR BİTKİSEL HAYATTA

İngiltere Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü uzmanları önce çok sayıda sağlıklı deneğin belirli durumlardaki beyin tepkilerini inceleyip kaydetti. Daha sonra sağlıklı deneklerle yapılan iki deneme, bitkisel hayattaki kadın ile tekrarlandı.

Hastaya önce beyninin konuşmaları algılayıp algılamadığını belirlemek üzere “kahvede süt ve şeker var” denildi. Beyin filmleri, beynin konuşmaya dair bölgelerinin sağlıklı deneklerle aynı şekilde aydınlandığını gösterdi.

İkinci denemede bu kez hastadan tenis oynadığını ve evde yürüdüğünü düşünmesi istendi. Bu sırada da beynin uzuvların hareketinden sorumlu motor kontrol bölümleri aydınlandı.

Söz konusu İngiliz hasta 23 yaşında bir trafik kazası geçirmişti. Kazadan beş ay sonra hala bitkisel hayatta olduğu belirtiliyor. Bazı uzmanlar hastanın belki de bitkisel hayat halinin sonuna geldiğini ve iyileşebileceğini savunuyorlar.

Uzun bir süre geçmesine rağmen durumunda değişiklik olmayanlar, kalıcı bitkisel hayat durumunda kabul ediliyor. Bu duruma geçen yıl uzun tartışmalar ardından yaşam destek birimleri kapatılarak ölüme bırakılan ABD’li Terry Schiavo gösteriliyor.

Çalışma bu nedenle ahlaki tartışmaları alevlendirmeye aday.

ERKEK HAPI TÜRKİYE'YE GELDİ

ERKEK HAPI TÜRKİYE'YE GELDİ

Günümüzde bir çok erkeğin kabusu haline gelen cinsel işlev bozukluklarına çözüm sağlayan 'mucize hap' Türkiye'ye geldi.

Günümüzde bir çok erkeğin kabusu haline gelen cinsel işlev bozukluklarına çözüm sağlayan 'mucize hap' Türkiye'ye geldi. Doğadaki 25 çeşit bitkinin karışımından oluşan 'Herbal Vivid' ilaç sınıfına girmediği için alımı sırasında reçete de gerektirmiyor. "Conan" ve "Terminator" filmleriyle tanınan Arnold Schwarzenegger'in de "onayını" alan Herbal Vivid tavsiye edildiği gibi günde iki kez kullanılması halinde cinsel isteği artırıyor ve üstün performans sağlıyor.

Diyabet tedavisinde devrim!!!

Diyabet tedavisinde devrim!!!


Genç Türk bilimadamı Dr. Umut Özcan (29), farelerde tip 2 diyabeti tedavi eden araştırmasıyla tıp dünyasında heyecan yarattı. Harvard Üniversitesinde şişmanlık genini bulan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in laboratuvarında çalışmalarını sürdüren Dr. Özcan, tip 2 diyabet gelişiminde önemli bir rol oynayan endoplazmik retikulumda artan stresi bir ilaç grubu ile azaltmayı başardı. Özcan, şişman ve ileri derecede tip 2 diyabet geliştirmiş farelerde diyabeti tamamen iyileştirdi. Dünyanın en saygın bilim dergilerinden Sience'nin dünkü sayısında yer alan çalışma kısa bir süre sonra insanlarda da denenecek.

DİYABETLİLERİN UMUT'U....



Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin 3. sınıfına devam ederken Harvard Üniversitesi diyabet merkezi Joslin Diabetes Center'da dünyanin en ünlü diyabet profesörü olan C. Ronald Kahn'in laboratuvarına kabul edilen Umut Özcan, burada 2 yıl insülin salgılayan beta hücreleri üzerine araştırmalar yaptı. Joslin Diabetes Center'da arastırmalarını tamamladıktan sonra şişmanlık genini bulan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in laboratuvarında kendisinin oluşturduğu hipotez üzerine çalışmaya başlayan Özcan'ın bu araştırması, 2004yılında Science dergisinde yayınlandı. Özcan, moleküler ve genetik tekniklerle gerçekleştirdiği çalışmasında hücre içerisinde bulunan ve 'EndoplazmikRetikulum' diye adlandırılan organelde gelişen aşırı yüklenmenin (stresin), şişmanlıkta tip 2 diyabetin gelişiminde merkezi bir rol oynadığını gösterdi.

DİYABET TEDAVİSİNDE DEVRİM

Dr. Özcan, bu çalışmasından yola çıkarak gerçekleştirdiği yeni çalışmasında tip 2 diyabet gelişiminde önemli birrol oynayan endoplazmikretikulumda artan stresi bir ilaç grubu ile azaltmayı başardı. Araştırmada, yapı olarak birbirinden farklı ama fonksiyon olarak kimyasal çaperon grubuna giren iki ilaç kullanan Özcan,şişman ve ileri derecede tip 2 diyabet geliştirmiş farelerde, diyabeti tamamen iyileştirdi.

Farelerdeki yüksek kan şekeri değerleri tamamen normale döndü. Özcan, bu ilaçların insülin direncini azaltarak insülinin çok daha etkin bir hale gelmesini sağladı. İlaçlardan ilkinin etken maddesinin 4-Phenyl Butyrate (4-PBA) diğerininkinin de Tauroursodeoxycholic Acid (TUDCA) olduğunu anlatan Özcan, AA muhabirine yaptığıaçıklamada, ''Bu çalışma yeni bir grup ilacın diyabet tedavisinde kullanılabileceğini gösteriyor ve benim önceden bulduğum sistemin, tedavi için ciddi bir hedef olduğunu kanıtlıyor'' dedi. Araştırmayı insanlarda da deneyeceklerini belirten Özcan, her iki ilacın da başka hastalıkların tedavisi için insanlarda kullanılan güvenilirliği kanıtlanmış ilaçlar olduğunu vurguladı.

Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz da AA muhabirine, Tip 2 diyabetin insülin salgılamada bir yetersizlik ve hücrelerin bu hormona karşı duyarlılığının azalması sonucunda geliştiğini söyledi. Yılmaz, dünyada 180 milyon diyabetli bulunduğunu ve bunun yüzde 90'ını tip 2 diyabetlilerin oluşturduğunu kaydetti.

Türkiye'de etkin molekül bulma açısından hemen hemen bu konuyla ilgili hiç çalışma olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, Dr. Umut Özcan'ın araştırmasının hem Türkiye hem de dünyadaki diğer diyabetliler açısından sonderece önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yılmaz, çalışma boyunca Dr. Özcan ile istişare içinde bulunduklarını belirterek,''Diyabetin tedavisi açısından umut veren bir çalışma'' olduğunu kaydetti. Yılmaz, ''Dr. Umut Özcan'ın çalışması hastalığın tedavisi için yeni bir umut. Bu çalışmanın dünyanın en ciddi bilim dergisinde yayınlanması Umut ve ülkemiz açısından çok önemli bir olay'' diye konuştu.


TİP 2 DİYABET

Kanda sürekli yüksek düzeyde glikozu olan tip 2 diyabetliler, doğal insülinlerini üretmeyedevam eder fakat vücutları bu insülini uygun bir şekilde kullanmıyor. Bu durumda şekerin hücrelere girişi zorlaşır ve sonuçta şeker sağlıksız bir şekilde kanda birikip çoğalmaya başlıyor. Kesin tedavisi olmayan hastalıkta, ilaçlar yardımıyla kan şekeri kontrol altında tutulur. Hastalığın tedavi edilmemesi durumunda tip 2 diyabet, böbrek yetmezliği, körlük, kalp krizi ve felce yol açabiliyor. Dünyada tahminen 150 milyonun üzerinde insantip 2 diyabetlisi ve bu rakamın 2025 yılında 300 milyona ulaşacağı ileri sürülmekte. Hastaların üçte biri, hasta olduklarını bilmiyor.

UMUT ÖZCAN

1977'de Tunceli'de doğan Dr. Umut Özcan, Tunceli Atatürk İlkokulu'nu bitirdikten sonra ortaokula Elazığ Anadolu Lisesi'nde devam etti. Özcan, buradan geçtiği Ankara Fen Lisesi'nde araştırma yapmaya başladı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde İngilizce tıp eğitimi alan Özcan, ilk yılından itibaren Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, Prof. Dr. Günnur Yiğit ve Prof. Dr. Selma Yılmazerile birlikte araştırma çalışmalarına devam etti. Üniversitenin ilk yılında, kapalı olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Araştırma Kulübünü tekrar faaliyete geçiren gençbilim adamı, birçok araştırma grubu kurdu. Özcan'ın bu süre içinde Türkiye'de yaptığı araştırmalar iki kez en iyi ulusal proje ödülü aldı. Genç bilimadamınaayrıca Türkiye Diyabet Vakfının ''En iyi Bilimsel Proje'' ödülü ile Türkiye Diyabet Cemiyetinin ''Celal Öker Bilim ve Teşvik Ödülü'' verildi. Özcan'ın 2004 yılında Science dergisinde yayınlanan çalışması dünyanın en iyi tıp dergilerinden biri olarak gösterilen Nature Medicine tarafından 2004-2006 yılları arasında dünyada yapılan en iyi 5 diyabet araştırması içerisinde gösterildi.

TÜRK BİLİM ADAMININ BAŞARISI





ANTALYA- Fatma ÜNAL - Genç Türk bilimadamı Dr. Umut Özcan (29), farelerde tip 2 diyabeti tedavi eden araştırmasıyla tıp dünyasında heyecan yarattı.
Harvard Üniversitesinde şişmanlık genini bulan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in laboratuvarında çalışmalarını sürdüren Dr. Özcan, tip 2 diyabet gelişiminde önemli bir rol oynayan endoplazmik retikulumda artan stresi bir ilaç grubu ile azaltmayı başardı.
Özcan, şişman ve ileri derecede tip 2 diyabet geliştirmiş farelerde diyabeti tamamen iyileştirdi. Dünyanın en saygın bilim dergilerinden Sience'nin dünkü sayısında yer alan çalışma kısa bir süre sonra insanlarda da denenecek.
Dr.Umut Özcan, moleküler ve genetik tekniklerle gerçekleştirdiği çalışmasında hücre içerisinde bulunan ve 'EndoplazmikRetikulum' diye adlandırılan organelde gelişen aşırı yüklenmenin (stresin), şişmanlıkta tip 2 diyabetin gelişiminde merkezi bir rol oynadığını gösterdi.
Dr. Özcan, bu çalışmasından yola çıkarak gerçekleştirdiği yeni çalışmasında tip 2 diyabet gelişiminde önemli birrol oynayan endoplazmikretikulumda artan stresi bir ilaç grubu ile azaltmayı başardı. Araştırmada, yapı olarak birbirinden farklı ama fonksiyon olarak kimyasal çaperon grubuna giren iki ilaç kullanan Özcan,şişman ve ileri derecede tip 2 diyabet geliştirmiş farelerde, diyabeti tamamen iyileştirdi. Farelerdeki yüksek kan şekeri değerleri tamamen normale döndü.
Özcan, bu ilaçların insülin direncini azaltarak insülinin çok daha etkin bir hale gelmesini sağladı.
Araştırmayı insanlarda da deneyeceklerini belirten Özcan, her iki ilacın da başka hastalıkların tedavisi için insanlarda kullanılan güvenilirliği kanıtlanmış ilaçlar olduğunu vurguladı.

Kalp ameliyatlarında bir ilk




İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı öğretim üyeleri, yaşları 3.5 ile 10 arasında değişen 5 çocuğun kalp karıncıkları arasındaki deliği, neşter kullanmadan anjiyo yöntemiyle kapattı.

Sabah saatlerinde başlayan ameliyatlarda, Chicago Üniversitesinden Dr. Ziyad Hijazi de hazır bulundu. Operasyonu çeşitli illerden 20'ye yakın uzman doktor da izledi. Operasyonla ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Saltık, yaptıkları işlemi ''anjiyoyla hastanın damarından girerek kalpte karıncıklar arasındaki deliği kapatma'' olarak niteledi.

Geçen yıl Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde uygulanan işlemi kendilerinin de ilk kez İstanbul'da gerçekleştirdiklerini belirten Prof. Dr. Saltık, şöyle dedi: ''Yöntem, Türkiye'de geçen yıldan bu yana 30 hastaya uygulandı. İşlemin en büyük avantajı hastanın göğsünün açılmaması, çocukta herhangi bir iz olmaması. Bunlar normalde açık kalp cerrahisiyle yapılabilen işlemlerdi.

Eğer hasta uygunsa, uygun şartlar varsa ve gerekliyse artık ameliyatsız, anjiyoyla da bu işlemi yapabiliriz.'' Bunun da diğer işlemler gibi artı ve eksileri bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Saltık, ''İşlemde sadece kasıktan iğne deliği oluyor. İnce uzun borularla oraya birtakım özel cihazlar yerleştiriyoruz. İnşallah bir sorun olmazsa hastalarımız yarın, en geç öbür gün evlerine gidecek. Aynı hastalar açık ameliyat olsalardı en az bir gün yoğun bakımda kalacaklardı'' dedi.

Prof. Dr. Saltık, yöntemi bebekler ile 8 kilonun altı, deliği tıbben uygun bulunmayanlara uygulamadıklarını söyledi. Prof. Dr. Saltık, bu işlemin maliyetinin, devlet hastanelerindeki açık kalp cerrahisinden yüzde 50-70 daha pahalı olduğunu sözlerine ekledi. Dr. Ziyad Hijazi de işlemi 2002 yılından beri uyguladıklarını ve hastalarının durumunun oldukça iyi olduğunu söyledi.

Bu hastaları 4 yıl takip ettiklerini belirten Hijazi, ''Yaklaşık yüzde 10-15 oranında, kalpte karıncıklar arasında delikle doğan bebeklerde geniş delik vardır. Bunlar erken dönemde kalp cerrahisinin tamir etmesine ihtiyaç gösterirler. Ama geri kalan yüzde 80-85 ve ileri yaşlara gelen hastalarda bu yöntem bir şans, bir ihtimal olabilir'' dedi. Neştersiz kalp ameliyatı uygulanan hastalardan 3.5 yaşındaki Kaan'ın anne ve babası Recep-Emine Uçar çifti de çocuklarındaki problemin 3 aylıkken rutin kontroller sırasında tespit edildiğini bildirdiler.

Ağrısız emzirmenin ilacı...

Ağrısız emzirmenin ilacı...





Türkiye'nin tek bitkisel içerikli memebaşı pomadı Garmastan, hayatının ilk günlerinde bebeğin ve annesinin emzirmenin sağlık ve mutluluğunu yaşamalarına yardımcı oluyor.

Garmastan Pomat'ın içeriğindeki antienflamatuar etkili doğal madde, Venezuella, Kolombiya ve Paraguay'da bulunan gayazulen çiçeğinden elde ediliyor.

Emzirme döneminde oluşan memebaşı çatlaklarının önlenmesi ve tedavisinde kullanılan Garmastan Pomat, annenin ağrısız bir emzirme dönemi geçirmesini sağlıyor. Antiseptik, antienflamatuar, nemlendirici, antioksidan etki sağlayan içeriği ile cildi koruyor, memebaşı çatlaklarının iyileşmesini hızlandırıyor, memebaşında ve bebeğin ağzında oluşabilecek enfeksiyonları önlüyor.

Ağrısız emzirmenin çözümü Garmastan Pomat, her emzirmeden sonra meme ucu ve çevresine ince bir tabaka halinde sürülüyor. Hamileliğin sekizinci ayından itibaren göğüsleri emzirmeye hazırlamak için de her banyodan sonra göğüslere sürülmesi öneriliyor.

Hem bebek hem de anne için güvenle kullanılan Garmastan Pomat, meme başı çevresini yumuşak ve elastik tutup deriyi koruyor. Vücut sıcaklığında hemen eriyor, böylece hassas cilt üzerinde kolaylıkla dağılıyor. Kokusuz olduğu için bebeği annenin doğal kokusundan uzaklaştırmıyor ve yağsız olduğu için de giysilerde iz bırakmıyor.

Sigarayı bitirecek aşı...

Sigarayı bitirecek aşı...



Sigara içme ihtiyacını ortadan kaldıran nikotin bantları ve nikotin sakızlarından sonra, tiryakilerin sigarayı bırakmasına engel olan haz duygusunu yok edecek bir aşı üzerinde çalışıldığı bildirildi. Amerikalı uzmanların denediği aşının çok yakında Avrupa pazarlarına sunulabileceği belirtildi.

Yaklaşık 300 gönüllü üzerinde halen denenen aşı, basit bir iğne gibi kola uygulanıyor. Nikotinin beyne ulaşmasını engelleyen aşı, böylelikle tiryakilerin sigara krizlerini ortadan kaldırıyor.

KALP KRİZİNE KÖK HÜCRE






Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Tokaç, 1,5 hafta önce kalp krizi geçiren 56 yaşındaki erkek hastaya kök hücre nakli yaptıklarını bildirdi.

Tokaç, Konya'da kalbe ilk kez yapılan kök hücre nakliyle ilgili hastane başhekimi Doç. Dr. Ahmet Özkağnıcı, Histoloji-Embriyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Duman ve Yard. Doç. Dr. Murad Aktan ile birlikte tıp fakültesi hastanesi binasındaki toplantı salonunda basın toplantısı düzenledi. Dünyada kök hücre çalışmalarının hızla devam ettiğini ve çeşitli alanlarda başarılı sonuçlar elde edilen kök hücre naklinin son yıllarda kalp alanında da yapılmaya başlandığını ifade eden Tokaç, kendilerinin de kalbe kök hücre nakli yapılmasıyla ilgili çalışmaları 6 yıldır sürdürdüklerini söyledi.

Kök hücrenin kendi kendini yenileyebilen uygun koşullar altında değişik dokuların hücre tiplerine göre farklılaşabilen ve çoğalabilen öncü hücreler olduğunu belirten Tokaç, ''Örneğin kalbe yapılan kök hücre naklinde kalpteki ölü hücreler canlandırılmaktadır'' dedi. 1,5 hafta önce kalp krizi geçiren 56 yaşındaki erkek bir hastaya kök hücre nakli yaptıklarını dile getiren Tokaç, şunları kaydetti:

''Kalp krizi geçiren hastayı ilk olarak anjiyo ünitesine alıp tıkanan damarı açtık. Bir süre gözetimde tuttuğumuz hastanın kemik iliğinden ilik çektik. Bu iliği bazı işlemlerden geçirip ayıklayarak kalp için gerekli olan kök hücreleri elde ettik. Daha sonra da bu hücreleri aort damarından hastanın kalbine verdik. Bu uygulamanın 3 ile 6 ay arasında sonuç vererek kalbin eski sağlıklı durumuna yakın hale gelmesini bekliyoruz.''

Kalbe kök hücre naklinin gerçekleştirildiği Türkiye'de üçüncü kent olduklarını belirten Tokaç, şöyle devam etti: ''Bu yöntemle kemik iliğinden elde edilen kök hücreler, kalpte hasar görmüş bölgenin onarımını hızlandırıp, kalbin fonksiyonunu güçlendiriyor. Ancak bu uygulama, ilaçla tedavi ya da by-pass'a bir alternatif değil, kalbin sağlığına kavuşturulması için hızlandırıcı bir tedavi yöntemi olarak görülmelidir. Bu işlemin uygulandığı fark, kök hücre nakli yapılmayana göre kalbin kendini daha hızlı yenilemesi.'' Tokaç, bu yöntemin çok sayıda kalp krizi geçiren hastaya uygulanabilmesi için gerekli altyapı çalışmalarına devam edildiğini sözlerine ekledi.

Cinayete sürükleyen ilaç

Cinayete sürükleyen ilaç


Antidepresan ilaçların üzerine "Çocuklarda intihar eğilimi yaratabilir" ibaresini koyduran Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi, şimdi de Efexor'un hastayı cinayet işlemeye sevk edebileceğini açıkladı. 2001 "de 5 çocuğunu küvette boğarak öldüren kadın da bu ilacı kullanıyordu.
ABD'nin en büyük ilaç firmalarından biri olan Wyeth, ürettiği Efexor adlı antidepresanın nadir de olsa hastalarda cinayet eğilimi yarattığını tespit etmesine rağmen bu bulguyu kamuoyuyla paylaşmamakla suçlandı. 2005'te dünya çapında 3.46 milyar dolarlık satış yapan ilacın bu yan etkisinin geçen yıl firma tarafından fark edilerek ilaçla ilgili iç raporlara dahil edildiği ancak bunun firma dışındaki çevrelere iletilmediği bildirildi. Efexor'un 'cinayet eğilimi yaratabileceği' şeklindeki yan etkisi, başka bir bağımsız ilaç kontrol kurumunca 2 hafta önce tesadüfen fark edildi.

Dozajı artmıştı
Efexor'la ilgili yeni bulgular, 2001 yılında 5 çocuğunu su dolu küvette boğarak öldüren Andrea Yates'in (42) davasıyla tekrar gündeme geldi. Wyeth, ilaçla ilgili bu yan etkinin kanıtlanmış olmadığını vurgulasa da, Yates'in çocuklarını öldürmeden birkaç ay önce ilacı kullanmaya başladığı vurgulandı. İdamla yargılanan, ancak cezası 'ağır depresyon' nedeniyle ömür boyu hapse çevrilen Yates, "Banyo yapacağız" diyerek çocuklarını tek tek banyoya götürüp, küvette boğmuştu. Öldürmeye 6 aylık Mary ile başlayan Yates, daha sonra 2 yaşındaki Luke, 3 yaşındaki Paul ve 5 yaşındaki John'u boğmuş; 7 yaşındaki Noah ise "Anne yapma" diye bağırarak kaçmaya başlamıştı, Cinnet getiren Yates, onu da öldürmüştü.
Cinayetlerden 1 ay önce Efexor dozajını iki kat artıran Yates'in avukatı, şimdi Wyeth'in, tüketicileri bu konuda uyarması gerektiğini belirtiyor. 2 hafta önce tekrar yargılanmaya başlanan Yates'in davasına yeni bulgunun etki edip etmeyeceği ise bilinmiyor.
Bu ilacın binde 1 oranında cinayet eğilimine yol açabileceğini ifade eden Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), benzer bir olayda, sonradan ortaya çıkan bulgulara dayanarak, bütün antidepresan ilaçların kutusuna "Gençlerde ve çocuklarda intihar eğilimi yaratabilir" ibaresi koyulmasına hükmetti. Şimdi benzer bir önlemin Efexor için alınacağı duyuruldu.

Kemik iliği kısırlığa çare oldu!


Kemik iliği kısırlığa çare oldu!
Kemik iliğinden elde edilen kök hücreler yumurta ve sperm üretebilecek.

Kemik iliği kısırlığa da çare oldu. ABD ve Almanya’da yapılan araştırmalar, kemik iliğinden elde edilen kök hücrelerle yumurta ve sperm üretilebileceğini ortaya koydu. Cornell Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kutluk Oktay’a göre bu araştırmalar hem kısır çiftler için hem de menopoz dönemindeki kadınlar için önemli bir gelişme anlamına geliyor.

Kemik iliği kadınlarda yumurta, erkeklerde de spermle ilgili kısırlık nedenlerini ortadan kaldıracak. Cornell Üniversitesi’nde Üremenin Korunması Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kutluk Oktay, kemik iliğinden elde edilen kök hücrelerle kısır farelerde yumurta ve sperm üretimi yeniden başlatıldığını belirtiyor:
“Almanya’da bir araştırma yapıldı. Çok açık bir şekilde spermin kemik iliğinden yapılabileceğini gösteriyor. Bu tip araştırmaların klinik safhaya gelmesi bazen oluyor bazen olmuyor ama umut var. Bizim yaptığımız çalışmalarda da kısır farelerde kemik iliği verildikten sonra yumurta oluştuğunu gördük. Farelerde doğurganlık geri geldi. Kemik iliği nakli yapıldıktan sonra sonucu menopozdan çıkmış farelerden doğan 315 fare var.”

Menopoz artık doğurganlığın sonu değil...

Dünyada ilk kez Türk bilim adamı Prof. Dr. Kutluk Oktay, tarafından geliştirilen yumurtalık dokusu dondurma yöntemiyle artık kanser hastalarının yanı sıra, menopoz dönemindeki kadınların da çocuk sahibi olması mümkün. Bu gelişmenin ardından şimdi tip dünyası iki önemli konuyu tartışıyor. Menopoz döneminde doğum anne ve bebek için sağlıklı mı? Kadının üreme hakki hangi yaşta olursa olsun korunmalı mı? 50 yaşında menopoz dönemindeki bir kadın çocuk sahibi olmalı mı, olmamalı mı? Kanser hastası her kadına tedavi öncesi yumurta dokusu dondurularak çocuk sahibi olma şansı verilmeli mi, verilme-meli mi?


Üreme hakkı politik bir harekete dönüştü

Bilim adamlarını ikiye bölen bu önemli tartışma konuları tıp dünyasının sınırlarını da aşarak politik bir harekete dönüşüyor. Başta Amerika olmak üzere birçok ülkede artık hangi yaşta olursa olsun “kadının üreme hakkinin korunması” gerektiğini savunan sivil toplum örgütlerinin sayısı hızla artıyor.

Prof. Dr. Kutluk Oktay “Genelde doktorlar hasta için ‘ hayatını kurtarıyorum da ona sevinsin ileride çocuk sahibi olsun olmasın bunun ne önemi var’ diyordu. Bu anlayışı biraz değişmesi lazım Türkiye de de kanser hastalarının yüzde 98’ine böyle bir açıklama yapılmıyor veyahut da hastalar ‘ben kanser oldum yaşayıp yaşamayacağım belli değil bunun ne önemi var ‘diye düşünebiliyor. Kanser ilimi çok ilerlemiş durumda birçok hasta tedavi ediliyor hastalar uzun süre yaşıyorlar. Niçin bu olanaklardan yararlanmasınlar” diye konuşuyor.

Başkan Bush adına bir panel düzenledi

Üreme hakki son olarak ABD Başkanı Bush’un her yıl organize ettiği, bu yıl da konusu kansere ayrılmış bir panelin ana gündem maddesini oluşturdu. Panelde bir araya gelen uzmanlar “üremenin korunmasının bir hak olduğu” konusunda birleştiler. Prof Dr. Kutluk Oktay’ın da katıldığı Bu panelin sonucunda yayınlanan bildirgeye göre artık kanser tedavisi gören her kadına isterse çocuk sahibi olma şansı tanınacak. Prof Dr. Kutluk Oktay şöyle konuşuyor:
“Her kadının böyle bir hakkı olduğu ortaya çıktı. Hatta bu konuda Başkan Bush’un paneline ben de çağrıldım, oradan çıkan karar şuydu. Tıbbi nedenlerle herhangi bir şekilde doğurganlıkları etkilenerek hastalara çocuk sahibi olma şanslarını koruyacak yöntemler olduğu söylenmemesi tıbbı bir hata olarak kabul edildi Öncelikle derhal doktoruyla tartışmaları gerekiyor, en çok gördüğümüz sorun bunu en son tartışmaya gelmesi. Öyle oluyor ki hasta yarın kanser tedavisine başlayacak bizden bu konuda bir şey yapabilir miyiz diye fikir alınıyor. Eşi varsa hastadan embriyon elde edilip dondurulup saklanabilir bu da en az 2 hafta süren bir şey.”

Yumurtalık dokusu dondurma yöntemi

Kanser hastalarına çocuk sahibi olma şansını sağlayan yumurtalık dokusu dondurma yöntemi, Dr. Kutluk Oktay ve ekibi tarafından geliştirildi. Lenf bezi kanseri olan Ann Dauer bu yöntemle hamile kalıp sağlıklı bir kız bebek dünyaya getirdi. 4 kilo doğan bebeğe Sienna adi verildi. Hastanın lenf bezi kanseri tanısı almış bir hasta olduğunu belirten Prof Dr Kutluk Oktay, şöyle devam ediyor:
“Kanser tedavisi görmüştü aldığı kanser ilaçları kısırlığa yol açmıştı. kanser tekrarladığı için ağır bir tedavi verilecekti, kemik iliği nakli için. Bunun onu menopoza sokma riski yüzde 100’dü. Böyle olunca bir yumurtalığı çıkardık dondurup sakladık hasta tedavisini tamamladı 2.5 sene menopozdaydı.”

Bu süre sonunda Dr. Kutluk Oktay dondurulan yumurtalık dokusunu Ann Dauer’in karın cildinin altına yerleştirdi. Ann Dauer, yumurtalık nakli yapıldıktan 3 ay sonra, iki kez hamile kaldı. İlk hamileliği düşükle sonlanan Ann Dauer, ikincisinde sağlıklı bir bebek doğurdu.

Doktor Oktay’ın yaptığı çalışma, deri altına yerleştirilen yumurtalık dokusunun normal yumurtalık gibi çalıştığını göstermesi açısından “büyük önem” taşıyor.

Kariyer nedeniyle gebeliğini erteleyenler için de şans var

Yumurtalık dondurulması yöntemi, artık yalnız kanser hastaları için değil kariyer nedeniyle gebeliğini ileri yaşlara ertelemeyi düşünen kadınlar için de bir şans yaratıyor. Tıbbın geldiği noktada artık yumurtasını ya da yumurta dokusunu dondurmuş bir kadın, isterse 55 yaşında bile çocuk sahibi olma şansına sahip. Ancak bu gelişme etik kaygıları da beraberinde getiriyor. Prof Dr. Oktay şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Bu teknoloji bir yerde bize şuna gösterdi ki doğurganlık korunabilir her ne nedenle olursa doku dondurma teknolojisi ileride çocuk sahibi olma olasılığını artırıyor. Şu anki genel uygulama hanımların 50 yaşında çocuk sahibi olmalarını en geç olarak sağlıyor. Ama bu 55’e kadar uzatan programlar da var. Amerika’da sınır 50 yaştır. Kılavuz kuralıdır sağlıklı insanlarda 56’ya kadar uzatılıyor. Bunun karşı savunucuları da ne diyor, ‘Siz eğer 55’e çıkartırsanız çocuk sahibi olursanız 60-70’e geldiğinizde evinizde adölesan yaşında bir çocuğunuz olacak bu doğru mudur değil midir?’ Bunlar karmaşık konular belki de geniş çapı bir tartışma gerekir.

Kemik iliği yeni umut

Etik tartışmalar sürerken tıp dünyası şimdi ileri yaş gebelikleri için yumurta dokusu ve yumurta dondurma yöntemini de aşan çok önemli gelişmelerin eşiğinde. Eğer yeni araştırmalar olumlu sonuçlanırsa menopoz dönemindeki bir kadının kemik iliğinin özel ilaçlarla uyarılmasıyla yeniden yumurtlaması ve hamile kalması mümkün olabilecek. Prof Dr. Kutluk Oktay yaptıkları çalışmaların geldiği noktayı şöyle ifade ediyor:
“Son iki yıl içinde benim de işbirliği içinde bulunduğum Harvard Üniversitesi’nden bilim adamları çok ilginç 2 araştırma yayınlandı. Farelerde yumurta üretiminin doğumdan sonra devam ettiğini gösterdi ikinci çalışma şok edici bir çalışmaydı. O çalışmada farelerde yumurtaların kemik iliğinde yapılıp kan aracılığıyla yumurtalıklara gelip yerleştiğini gösterdi. Hatta kemik iliği nakli yöntemiyle kemoterapi verilmiş menopoza sokulmuş farelerde tekrar yumurta üretimi başlatıp normale dönmesini sağladığı gösteren bir çalışma yayınladı.

Şimdi Prof. Oktay ve ekibi Amerika’daki birçok araştırma laboratuvariyla işbirliği yaparak fareler üzerinde yapılan bu araştırmaların sonuçlarının insanlar için geçerli olup olmayacağının yanıtını araştırıyor:
“Son derece heyecan verici bir şey aynı zamanda da insanı biraz da gerginleştiren bir süreç hem önünüzü de büyük olabilecek tıbbın bazı temel kavramlarını değiştirecek bir şey var Kemoterapi olsun, yaşlanmaya ilgili olaylar olsun yumurtalığın kemik iliğinden kök hücre toplama ve çağırma mekanizmasını bozuyor. Sonuçta deri altına bu koyulmuş dokuyu yerleştirdiğinde kemik iliği ile diyaloğa girebiliyor ve diyor ki bana kök hücre yollayın diyor, kök hücreler gidip karın içinde menopozda olan çıkarılmamış menopozdaki yumurtalığa yerleşiyor yumurtalık fonksiyon görüyor”

Şimdi birçok ülkede menopozda doğum etik mi, değil mi diye tartışılırken, bu araştırma olumlu sonuçlanırsa bilim adamları, kadınların istediği yaşta çocuk sahibi olmasını sağlayacak biyolojik engellerin tümünün ortadan kalkacağını, menopozun da tarihe karışacağını düşünüyor.

Yumurtalığın hızlı dondurulması

Tüp bebek alanındaki bir başka önemli yenilik de, yumurta dondurma tekniğiyle ilgili. Özellikle 35 yaşını geçmiş kadınlar için,, “hızlı dondurulan” yumurtalarla çocuk sahibi olma şansı “yavaş dondurma” yöntemine göre çok daha yüksek. Prof Dr. Kutluk Oktay şu bilgileri verdi:
“Normalde yavaş dondurma yöntemi kullanıyorduk. Ancak bu yöntemle eve bebek götürme oranı son derece düşüktü. Yeni geliştirilen yumurtanın hızlı dondurulması yöntemi dondurulmamış yumurta kadar başarılı neredeyse. Bu araştırmanın başarı oranı haziran ayında yayınlanacak araştırma sonuçları. Birçok şeyi değiştirecek.

Dr. Kutluk Oktay, “Yumurtalıklarınızdan doktorları uzak tutun”
Sağlıklı insanlar için risk faktörleri konusunda da bilgi veren Prof Dr. Oktay, sigara bağımlılığının kadınların 4 yıl erken menopoza girmesine yol açtığını, erkeklerin de sperm kalitelerini etkilediğini hatırlatıyor. Prof Dr Kutluk Oktay’ın kadınlara bir de ilginç çağrısı var:
“Doktorları yumurtalıklarınızdan uzak tutun. Bazen gerekmediği halde yumurtalıklar alınabiliyor. Hastalar doktorlarıyla bir sağlık sorunu olduğunda iyi tartışsınlar. İleride çocuk sahibi olmak istediklerini belirtsinler. Yeterince bilimsel kanıt sunulmadan yumurtalıklarının alınmasına izin vermesinler.”

Kalp naklinde çığır açacak cihaz

İngiliz bilim adamları, donörden alınan kalbin 12 saat boyunca zarar görmeden atmasını sağlayacak bir cihaz geliştirdi. Cihazla, kalbin çalışması durmadan nakli yapılabilecek.
TransMedics adlı yeni cihaz, vericiden alınan kalbi 12 saat boyunca dokular zarar görmeden canlı tutuyor. Eski yöntemde kalbin 4 saat içinde nakli gerekiyordu.
Bugüne kadar kalp, ameliyattan hemen önce donörden alınıyor ve dondurulduktan sonra en fazla 4 saat muhafaza edilerek alıcıya nakledilebiliyordu.
İngiltere'de Papworth Hastanesi'ndeki bir kalp nakli operasyonunda, vericiden alınan organın hastaya nakledilmesinden önce kalbin yeni geliştirilen bir cihaz sayesinde atışlarını yapay olarak sürdürmesi sağlandı.
Mevcut yöntemde, vericiden alınan kalp durdurulup soğuk bir ortamda saklanırken, yeni yöntemde nakledilecek sağlıklı kalp, operasyon yapılıncaya kadar çarpmaya devam etti.

Cihazın adı 'TransMedics'
22 Mayıs'taki operasyonu Prof. Bruce Rosengard ile Cliff Chung ve David Jenkins adlı cerrahlar yaptı. Doktorlar, 58 yaşındaki hastaya nakledecekleri kalbi, ABD'de geliştirilen "TransMedics" adlı mobil kalp - akciğer makinesinde operasyon saatine kadar canlı ve çalışır vaziyette tuttu.
Şimdiye kadarki nakil operasyonlarında, durdurularak vericiden alınan kalbin hücreleri ölmeye başladığı için soğutulup doku kaybı yavaşlatılıyordu.

Zaman sınırı arttı
Makine sayesinde nakledilecek kalbe düzenli olarak oksijen ve besin içeren uygun sıcaklıkta taze kan pompalandı ve organ böylelikle normal sağlığını korudu. Eski yöntemde kalbin en fazla 4 saat içinde nakledilmesi gerekirken yeni yöntemde zaman kısıtlaması büyük ölçüde ortadan kalktı. Kalp yalnızca 1.5 saat süren nakil operasyonu sırasında durduruldu.

Yöntem, böbrek naklinde de kullanılacak
Tıp dünyasında çığır açan nakli gerçekleştiren ABD'li Profesör Bruce Rosengard, Milliyet'e yaptığı açıklamada, ameliyatın son derece başarılı olduğunu belirterek, hastanın mükemmel durumda olduğunu söyledi. ABD'li cerrah, "Kalbin pompaladığı kan miktarı mükemmel, kan basıncı çok normal. Kalbi genç bir insanınki gibi atıyor" dedi. Kalbin vericiden alındıktan hemen sonra küçük bir aygıta bağlandığını ve bu aygıt sayesinde kalbe kan dolaşımı ile oksijen verildiğini, böylece de organın canlı kalmasının sağlandığını söyleyen Rosengard, şöyle konuştu:

'Organ sağlıklı kalıyor'
"Geleneksel kalp nakli ameliyatlarında vericiden alınan kalp bir solüsyon içine konarak donduruluyor ve hastaya naklediliyor. Yeni yöntem hakkında kesin konuşmak için henüz erken, ancak geleneksel yöntemden daha uzun süre kalbi canlı tutmak mümkün olduğu için birçok testin yapılmasına imkân veriyor. Nakledilen kalbin fonksiyonlarını ve rahatsızlıklarını tespit etmeyi de sağlıyor. Üstelik bu süre içinde organ hem daha sağlıklı kalıyor hem de hastanın organı kabul etmesi daha çabuk oluyor."

20 ameliyat yapılacak
ABD'nin TransMedics firması tarafından geliştirilen aygıt üzerinde 11 yıldır çalışmaların sürdüğünü belirten Rosengard, bu sistemle kalbin sadece 1 saat kansız kaldığını ifade etti. Rosengard, yöntemin daha önce iki kez Almanya'da başarıyla uygulandığını ve kalbe kan dolaşımıyla verilen oksijenin organı taze tuttuğunu belirtti.
Yeni yöntem ve cihaz sayesinde, başarılı kalp nakli operasyonlarının 2'ye, 3'e hatta 4'e katlanabileceğini vurgulayan Prof. Rosengard, ayrıca çok uzak mesafelerdeki vericilerden kalp temin edilebileceğini belirtti. Bu yöntemin ileride karaciğer, pankreas, bağırsak ve böbrek nakillerinde de kullanılabileceğini dile getiren Rosengard, önümüzdeki günlerde bu yöntemle İngiltere ve Almanya'da 20 ameliyata hazırlandıklarını açıkladı.

Felç Hastalarına Umut Dağıtan Yeni Alet


stroke patient having trouble reaching bottle
Felçli hastaların günlük işleri yapmakta zorlanıyor
Bir bardağı tutmak, kalemle yazı yazmak veya saç taramak çoğu insanın zorlanmadan yapabildiği gündelik işler arasında. Oysa felç geçirenlerin bu işleri aynı kolaylıkla yapması mümkün değil. Fizik-tedavi başlangıçta bu hastalara yardımcı oluyor ancak bir yıl sonra bu yöntem de yetersiz kalıyor. Yeni geliştirilen bir aygıt, felçlilere yeniden hareket kabiliyeti sağlıyor. Üstelik bu aygıt etkileri zamanla etkisini de yitirmiyor.


Carleen Gehling 16 yıl önce felç geçirince sol kolunu hareket ettiremez olmuş. "Daha önce yaptığım sıradan işleri yapamamak beni çok üzüyor" diyen genç kadının yardımına H-200 adlı yeni cihaz koştu. Bu yeni aletin içindeki elektrodlar, Carleen’in eline hafif elektrik vererek canlandırıyor; kol kaslarını güçlendiriyor.

Cincinnati Üniversitesi araştırmacılarından Stephen Page, aygıt çalıştığı zaman, hastanın MRI görüntülerinde hemen bir farklılık oluştuğunu söylüyor. Page şöyle konuşuyor: "Bu aygıtı kullanan hastalara belirli hareketleri tekrarlattırıyoruz. Bu şekilde beyni harekete geçiriyor; beyin hücrelerine kolun yeniden eskisi gibi çalışmak istediği mesajını gönderiyoruz. Bunu sekiz-on hafta sürekli yaparsak, beyin yeniden kola sinyal göndermeye başlıyor. Hasta da bu şekilde hareket kabiliyetini yeniden kazanıyor." Carleen'e hareket etmesine yardım eden bu aletin birçok felç hastasına umut vereceği tahmin ediliyor.

Viagra'nın kullanım alanı genişliyor

Viagra'nın kullanım alanı genişliyor


İktidarsızlık problemi olan erkeklerin ereksiyon sorunlarına çözüm getiren ilaç olarak bilinen Viagra, mucize üstüne mucize yaratmaya devam ediyor.
Viagra’nın bazı akciğer hastalıkları için de çok iyi olduğunun ortaya çıkmasının ardından, şimdi de, Afganistan gibi "yüksek rakımlı" bölgelerde terörizmle mücadele eden askerler için "performans artırıcı" niteliklere sahip olduğu kanıtlandı. Pentagon, "mucizevi mavi hap" ile denemelere başlamaya hazırlanıyor. Saygın Stanford Ünivetsitesi tarafından yapılan bir çalışma, yüksek rakım ve düşük oksijen koşullarında alınan Viagra’nın fiziki performansı artırdığını ortaya koydu. Simulasyon yoluyla gerçekleştirlen çalışma ile 3800 metre yükseklikteki bisikletçilerin performansı ölçüldü. Viagra alan bisikletçilerin performansı, belirli bir zaman dilimi için yüzde 39 iyileşme sergiledi. Viagra, sadece penis damarlarında değil akciğerlerdeki damarlarda da rahatlama sağlıyor.

Kök hücreden sperm üretildi

Kök hücreden sperm üretildi


Kök hücreden laboratuvarda geliştirilen yapay spermler kısır erkeklere umut olurken, önemli bir soruyu da gündeme getirdi: Artık erkekler zamanını doldurmuş, gereksiz bir tür mü?
Bilim insanları, ilk kez kök hücreden geliştirilen spermlerin döllemede başarıyla kullanılabileceğini kanıtladı. Farelerde yapılan deneylerin ortaya koyduğu sonuçlar, uzun vadede erkeklerden kaynaklanan kısırlık nedeniyle çocuk sahibi olamayan çiftler için büyük umut yaratıyor.

'Developmental Cell' adlı bir tıp dergisinde yayımlanan araştırmada, bu yöntemle üretilen spermlerle yedi yavru fare dünyaya getirildi. Bunlardan altısı yetişkin olana dek yaşadı. Ancak farelerden bazılarının büyüme şekillerinin anormal olduğu ve birtakım sağlık sorunları ortaya çıktığı belirtiliyor.

Uzmanlar çalışmayı 'son derece önemli' bir gelişme olarak nitelendiriyor ancak embriyonlardan oluşturulmuş spermlerle yapılacak döllemenin bir de etik boyutu var. Zira bu yöntem, tamamen laboratuvar ortamında bebekler yaratılmasını öngörüyor.

'Çocuğun babası kim olacak?'

Yapay sperm geliştirilmesi bir yandan milyonlarca erkeğe umut olurken, uzak bir gelecekte soyun devamı için erkeklere gerek kalmaması ihtimali de ortaya çıkıyor. Çünkü laboratuvar koşullarında kök hücrelerden sperm yaratmak mümkünse, erkekler zamanını doldurmuş, gerek kalmayan bir tür haline gelebilir. Yetişkin bir erkekten sperm alınmadan doğacak bir çocuğun, toplumsal anlamda da ciddi bir sorun kaynağı olacağına dikkat çeken Londra'daki Imperial College'dan Anna Smajdor, "Laboratuvar sperminden dünyaya gelen çocuğun babası kim olacak?" sözleriyle yöntemi eleştiriyor.

Çalışmada, Almanya, Georg-August Üniversitesi'nden uzmanlar bir fare embriyonundan aldığı kök hücreleri laboratuvar ortamında geliştirmeye başladı ve sperm olarak gelişen bölümü ayrıldı. Spermler dişi farelerden alınan yumurtalara enjekte edildi. Döllenen yumurtaların dişi farelerin rahmine yerleştirilmesiyle yedi yavru doğdu.

'Uzun yıllar tartışılması gerekir'

Çalışmayı yürüten ekipten Prof. Karim Nayernia, yapay sperm yaratmanın, spermin insan vücudunda nasıl oluştuğunu ve erkeklerde bu mekanizmada karşılaşılan sorunları anlamaya yardımcı olacağını söylüyor. Uzak gelecekte, kısır olan herhangi bir erkeğin de biyopsi yoluyla kök hücre örneği vererek çocuk sahibi olabilmesi imkân dahilinde. Ancak uzmanlar denemelerde ortaya çıkan anormalliklere dikkat çekerek, yöntemin uzun yıllar tartışılması gerektiğini de belirtiyorlar

DÜNYANIN EN İLERİ DOKU MÜHENDİSLİĞİ TEKNOLOJİSİ GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİNDE DR. MUTAF TARAFINDAN UYGULANDI…

DÜNYANIN EN İLERİ DOKU MÜHENDİSLİĞİ TEKNOLOJİSİ GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİNDE DR. MUTAF TARAFINDAN UYGULANDI…

10.11.2006 tarihinde Gaziantep Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet MUTAF tarafından bölgemizde ilk kez yapılan bir uygulama ile doğuştan dev nevüs’ü olan bir hastaya ReCell ile HÜCRE SPREY TEKNOLOJİSİ başarıyla yapılmıştır. Ameliyatını izlediğimiz Doç. Dr. Mutaf, konuyla ilgili olarak şunları söylemiştir:

“ Geniş yanıklar ya da vücudun büyük bir bölümünü tutan deri lezyonlarının tedavisinde kapatım için vücudun sağlam bölümlerinden alınan deri greftleri ile kapatımda oldukça zorlanılmaktadır. Bu tür olgularda küçük bir deri parçasının spreyize edilerek büyük bir alanı kapatabilir hale getirilebilmesi gerçekten de son derece faydalı olacak bir yöntemdir. Biz bu yöntemi 4 yaşında olan ve vücudunun %50’ sinden çoğunu kaplayan bir dev kıllı nevüs nedeniyle kliniğimizde yatan bir olguda uyguladık.

Yanık, hiperpigmentasyon (Cilt koyulukları), hipopigmentasyon (Vitiligo vb.), Eski yara izleri (Scar Revizyonları), Akne Skar Revizyonları (Sivilce izleri), Doğumsal Dev Nevüsler ve bir çok cilt lezyonunub tedavisinde bir devrim niteliğini taşıyan HÜCRE SPREY TEKNOLOJİSİ (ReCell ve CellSpray), Dünyanın pek çok ülkesinden sonra Türk Tıbbının da hizmetine girmiştir. Özel bir kit halinde tasarlanıp standardize edilen ReCell sayesinde özel laboratuar işlemi gerekmeksizin, ameliyatı gerçekleştiren hekim tarafından sadece 30 dakikada hazırlanmakta olan HÜCRE SPREY TEKNOLOJİSİ sayesinde, özellikle yeni yanık vakalarında hastaya derhal müdahale edilerek, hem yanık bölgenin üzeri örtülürken, aynı zamanda bu lezyona bağlı iz (skar) oluşma riski minimuma indirilmektedir. Üstelik, tamamen hastanın kendi sağlıklı deri parçasından alınan küçük ve ince bir biyopsi ile oldukça geniş bir alanı sağlıklı deri hücreleri ile kaplamak mümkün olmaktadır. Öyle ki; 1 cm2 büyüklüğünde ince bir deri biyopsisi ile 80 cm2, 4 cm2 büyüklüğünde bir deri parçası ile 320 cm2 lik bir alanı hastanın sağlıklı deri hücreleri ile kaplayarak, o bölgede sağlıklı bir deri oluşumu sağlanabilmektedir.

10.11.2006 tarihinde Gaziantep Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet MUTAF tarafından bölgemizde ilk kez yapılan bir uygulama ile doğuştan dev nevüs’ü olan bir hastaya ReCell ile HÜCRE SPREY TEKNOLOJİSİ başarıyla yapılmıştır. Ameliyatını izlediğimiz Doç. Dr. Mutaf, konuyla ilgili olarak şunları söylemiştir:

“ Geniş yanıklar ya da vücudun büyük bir bölümünü tutan deri lezyonlarının tedavisinde kapatım için vücudun sağlam bölümlerinden alınan deri greftleri ile kapatımda oldukça zorlanılmaktadır. Bu tür olgularda küçük bir deri parçasının spreyize edilerek büyük bir alanı kapatabilir hale getirilebilmesi gerçekten de son derece faydalı olacak bir yöntemdir. Biz bu yöntemi 4 yaşında olan ve vücudunun %50’ sinden çoğunu kaplayan bir dev kıllı nevüs nedeniyle kliniğimzde yatan bir olguda uyguladık. Donör alan problemlerini ortadan bu yöntem bu olgularda son derece akıllı bir seçenek olarak gözükmektedir. Bu yöntemi çok yakında pigment bozuklukları ve skar düzeltimi amaçlarıyla da kullanmayı planlamaktayız. İleri teknoloji ürünü olan bu yöntemin bölümümüzce uygulanması aslında çok da şaşırtıcı olmamalıdır. Zira anabilim dalımızda dünyada bu gün mevcut olan bütün plastik cerrahi girişimleri yapılabilmektedir. İftiharla belirtmek isterim ki, tıp fakültemize mensup diğer branşlardaki arkadaşlarımız da hali hazırda bir dizi yeniliğe ve başarılara imza atmış durumdadır. Bizim amacımız, dünya tıbbının en üst düzey uygulamalarının başarıyla yapıldığı bir üniversite hastanemizin olduğunu şehrimiz ve bölge insanlarımıza duyurmaktır. ”

Deri yenilenmesinde DEVRİM olarak nitelendirilen HÜCRE SPREY TEKNOLOJİSİ (CellSpray ve ReCell), pek çok deri hastalığının tedavisi çok daha kısa sürelerde ve çok daha etkin olarak uygulanabilecektir…

Dünya çapında takdir gören bir çok orijinal yöntemin mucidi olması yanı sıra yeni ve ileri teknoloji ürünü tıbbi uygulamaları üniversitemiz bünyesinde gerçekleştiren Doç. Dr. MUTAF’ın yaptıklarına bakınca, kendisine ait olan ve odasına girer girmez dikkati çeken bir plakette yazan şu sloganın hali hazırda bir gerçeğe dönüşmüş olduğunu kabul etmemek elde değil:

Akciğer kanserine erken tanı umudu (16.07.2006 )



Vücudun bağışıklık sisteminin, tümörlere verdiği tepkinin analizine dayanan yeni bir kan testi geliştirildi. Testi geliştiren Kentucky Üniversitesi öğretim üyesi Li Zhong, “Vücuttaki belirli bir proteine bakıp akciğerdeki tümör riskini ortaya çıkarmaya başladık. Şimdiye kadar insanlar üzerinde yaptığımız deneylerde yüzde 90’lık bir başarı elde ettik. 4 kişide, bir yıl önceden akciğer kanserini teşhis etmeyi başardık. 18 kişinin ise iki, üç ya da dört yıl önceden akciğer kanseri olduğunu ortaya çıkardık” dedi. Akciğer kanseri, dünyadaki en yaygın kanser türü olarak biliniyor. Dünyada her yıl 10 milyon kişiye akciğer kanseri teşhisi konuyor. X-ray veya CT taramayla teşhis konulduğunda, hastalığın etkileri ortaya çıkmış ve tedavi için oldukça gecikilmiş oluyor. Erken teşhis edildiğinde ise hastaların yaşama şansı yüzde 85 artıyor. Tümör vücudun başka organlarına yayılmışsa tedavi şansı oldukça güçleşiyor.

ABD kökenli ‘20/20’ GeneSystems’ firması yeni yöntemin lisansını satın aldı. ABD Ulusal Sağlık Kurumu da ‘20/20’ GeneSystems’ ve Kentucky Üniversitesi’ne testin geliştirilmesi için 175 bin dolarlık (yaklaşık 275 bin YTL) bir fon ayırdı.

Ödeme listesinden çıkartılan ilaçlar

Ödeme listesinden çıkartılan ilaçlar


Sağlık Bakanlığı, bazı ilaçları 'tedavi etkisi olmadığı' ya da 'tartışmalı olduğu' için ödeme listesinden çıkardı.
Bakanlık'tan yapılan yazılı açıklamada, Maliye Bakanlığı'nın 5 temmuz 2006 tarihli tebliği ve Bilim Kurulu üyesi klinisyenlerin görüşüyle ödeme listesinden çıkarılan ilaçlara ilişkin bilgi verildi:

Efervesan soğuk algınlığı ilaçları:

Tedavi edici yönden tablet ve süspansiyon formlarından hiçbir üstünlüğü olmadığından ve onlara nazaran pahalı olduklarından ödeme listesinden çıkarıldı.

Tablet ve süspansiyon formları ödenmeye devam ediyor.

Öksürük şurupları:

Ekspektoran olanların tedavi edici etkinliği olmadığından ödeme listesinden çıkarıldı. Mukolik olup balgam söktürenlerin ve öksürük baskılayıcıların tümü ise ödeme listesinde tutuldu.

Ağız ve boğaz gargaraları ve spreyleri:

Benzidamin hidroklorür içerenlerin tedavi edeci etkisinden dolayı geri ödemeleri sürdürülüyor.

Vitamin ve mineraller:

Bir tablet veya bir ölçeğinde tedavi edici miktarın (Mg) altında vitamin veya mineral içeren tabletler ve süspansiyonlar ödeme listesinden çıkarıldı. Tedavi edici miktarda Mg'ı olanlar ise ödeme listesinde tutuldu. Örneğin Ca'nın tedavi edici dozu bir tablette 600 Mg'dır. 600 Mg'ın altında Ca bulunduran tableti olan ilaçlar ödeme listesinden çıkarıldı.

Viskosublementasyon ürünleri:

Tedavi edici etkisi tartışmalı. Farmakolojide ilaç olarak kabul edilmiyor, tıbbi malzeme (CE belgeli) olarak kabul ediliyor. Bu ürünlerin uygulanmadığı eklem vakalarına karşı uygulanan olgularda ise tedavi edici üstünlüğü ispatlanmadı. Ödeme listesinden çıkarıldı.

Obezite ilaçları:

Önemli yan etkileri bulunan bu ilaçların da tedavi edici etkinliği tartışmalı ve kanıta dayalı sonuçlar yok. Avrupa, Japonya, Kanada, Amerika gibi ülkelerde geri ödenmiyor. Geri ödeme listesinden çıkarıldı.

Açıklamada, bu ilaçların kişi başına gayri safi milli hasılası Türkiye'nin 5-10 misli olan ülkelerde de sağlık sigortası kurumlarınca ödenmediği ve OTC (raf üstü) ürünler olarak nitelendirildiği belirtildi.

Ödenen ilaçlar

Açıklamada ödenen ilaçların listesine de yer verildi:

1- Vitaminler, multi vitaminler (kombinasyonlar) multivitamin-mineral kombinasyonları: Elevit pronatal film kaplı tablet, Megadyn pronatal film tablet, Supradyn pronatal lak tablet.

2- Multi vitaminler (yalın): Cernevit i.m. ve i.v. kullanım için liyofilize multivitamin prep, Polivit şurup, Sanasol şurup, Supravit pediatrik şurup, Vi-daylin şurup, Vitabiol şurup.

3- Vitamin a ve vitamin d (birlikte oldukları kombinasyonlar dahil) vitamin a (yalın): Avicap yumuşak kapsül (30.000 İÜ), Avigen draje (25.000 İÜ), Avigen fort draje (100.000 İÜ), Carovigen draje (50.000 İÜ), Carovit yumuşak kapsül (26.000 İÜ).

4- Vitamin d ve analogları: Alpha D3 (0.25 mcg), Alpha d3 (1 mcg), Calcijex ampul (1 mcg/ml), Calcijex ampul (2 mcg/ml), Devit-3 ampul (300.000 İÜ), Devit-3 oral damla (50.000 İÜ/15 ml), One alpha ampul (1 mcg/0,5 ml), One alpha ampul (2 mcg/1 ml), One alpha kapsül (0,25 mcg), One alpha kapsül (1 mcg), Osteod yumuşak jelatin kapsül (0,25 mcg), Osteod yumuşak jelatin kapsül (0,5 mcg), Ocaltrol Kapsül (0,25 mcg), Rocaltrol kapsül (0,25 mcg), Rocaltrol kapsül (0,5 mcg).

5- Vitamin b (yalın) ile vitamin b6 ve b12 kombine, vitamin b1: Bevigen ampul (250 mg/2 ml), Bevigen tablet (250 mg).

6- Vitamin b6 ve vitamin b12 ile kombine vitamin b1 ödenen vitamin b-kompleks (kombinasyonları dahil), vitamin b kompleks (yalın): Apikobal film tablet, B grup forte draje, Becovigen draje, Becovital şurup, Becozyme steril ampul İ.M./İ.V. enfüzyon, Beheptal ampul, Bemiks kompoze ampul, Benexol B12 film kaplı tablet, Benol tablet, Benoral tablet, Bevitab film tablet, Bevitol tablet, Histogenol vitamine şurup, Monvit-3B film tablet, Nerox-B film tablet,Neurogriseovit ampul, Neurovit enterik tablet, Neuvitan draje, Nuritrex B12 depot ampul, Poylbion ampul, Tonodex şurup, Tribeksol film tablet, Viteksir şurup.

7- Vitamin c ile kombine vitamin b-kompleks: Bevitin-c film tablet, Polivit c film tablet, Vitabiol c fort draje.

8- Mineraller ile kombine vitamin-b kompleks anabolik streoidler ile kombine vitamin b-kompleks diğerleri ile kombine vitamin b kompleks: Bemiks c draje, Bemiks draje.

9- Askorbik asit (vitamin c) ve kombinasyonları askorbik asit(vitamin c) (yalın): C-plan çiğneme tableti (500 mg), redoxon steril ampul i.v. (500 mg/ 5 ml), vitabiol c ampul (500 mg /5 ml).

10- Diğer yalın vitamin preparatları: B6 Vigen ampul (25 mg/5 ml), B6 vigen tablet (250 mg), B6 vigen tablet (50 mg), Bepanthene steril ampul İ.M./İ.V./S.C.)500 mg/ 2 ml), Ephynal steril ampul İ.M. (100 İÜ/2 ml), Evigen ampul İ.M.(300 İÜ/2 ml), Libavit B6 fort ampul (300 mg/ 2 ml), Pantebiol ampul (500 mg/2 ml), Pantemod ampul (500 mg/2 ml).

11- Diğer vitamin ürünleri (kombinasyonlar); ödenen vitamin kombinasyonları: Dapta 12 damla, Epargriseovit ampul İ.M, Polivitamin (P.V.7).

12- Vitamin mineral kombinasyonları: Calcidine granul, Fosfokalsiyum granule. -Ödenen vitamin b12 ve folikasit; ödenen vitamin B12 (siyanokobalamin ve türevleri): Aktibol kapsül (1000 mcg), Aktibol liyofilize ampul (1000 mcg), Cobanabol tablet (100 mcg), Dodex ampul (1000 mcg/ml).

13- Folik asit ve türevleri: Folbiol tablet (5 mg), Folic plusfilm tablet, Gyno-tardyferon depo draje, Gynoferon depo draje.

14- Kalsiyum: Calcium-sandoz ampul (yüzde 10), Calcium picken ampul, Ostream efervesan tablet (100 mg), Phos-ex tablet (1000 mg).

15- Kalsiyum (diğer ilaçlarla kombine): Bebekal granule, Ca-C 1000 sandoz efervesan tablet, CAL-D vita efervesan tablet, Calcimax D3efervesan tablet, Calcimed D3 efervesan tablet, Calcium D sandoz efervesan tablet, Zentius D çiğneme tableti.

16- Çinko preparatları: Zinco 220 kapsul (220 mg), Zinco şurup(66 mg/5 ml). Ödenen öksürük ve soğuk algınlığı preparatları; ödenen mukolitikler: Acetlystein 600 trom efervesan tablet (600 mg), Asist ampul (300 mg/3 ml), Asist kapsül (200 mg), Asist pediatrik şurp hazırlamak için granül (200 mg/5 ml), Erdostin kapsül (150 mg), Erdostin kapsül (300 mg), Erdostin süspansiyon (175 mg/5 ml), Extal efervesan tablet (200 mg), Extal efervesan tablet (600 mg), Mentopin efervesan tablet (200 mg), Mentopin efervesan tablet (600 mg), Mucocispediatrik şurup (100 mg 5 ml), Mucocis şurup (250 mg/5 ml), Muconex efervesan tablet (600 mg), Moconex şurup hazırlamak için granül 40 G yüzde 4 (200 mg/5 ml), Moconex şurup hazırlamak için granül 60 G yüzde4 (200 mg/5 ml), Mukobron tablet (250 mg), Mukoliz kapsül (250 mg), Mukoliz kapsül (375 mg), Mukotik çocuk şurup (100 mg/ 5 ml), Mukotik fort tablet (375 mg), Mukotik şurup (250 mg/ 5 ml), Mukotik tablet (250 mg), Nac efervesan tablet (200 mg), Nac efervesan tablet (600 mg), Oxxa kapsül (200 mg), Oxxa şurup (200 mg/5 ml), Pulmozyme ihnalasyon solüsyonu (2,5 mg/2,5 ml).

17- Öksürük baskılayıcı ilaçlar; ödenen opium alkaloidleri ve türevleri: Arkodin tablet, Fenokodin tablet, Neocodin tablet.

18- Öksürük baskılayıcı diğer ilaçlar: Fenko şurup (62,4 mg/5 ml), kalamin şurup (63,28 mg/5 ml), Kalamin tablet (200 mg), Kreval şurup (7,5 mg/5 ml), levopront şurup (30 mg/5 ml), Oksabron öksürük şurubu (50 mg/5 ml), Oksalamin şurup (62,4/5 mg), Peracon damla (50 mg/ml), Peracon draje (40 mg), Peracon şurup (40 mg/5 ml) Perbronş şurup (50 mg/5 ml), Perebron şurup (50 mg/5 ml), Prelon öksüsürk şurubu (50 mg/5 ml), Sekodin tablet (200 mg), Sinecod depo tablet (50 mg), Sinecod şurup (7,5 mg/5 ml), Subitol şurup (50 mg/5 ml), Toclase draje (25 mg), Toclase şurup (7,5 mg/5 ml).

19- Opium türevleri ve ekspektoranlar: Efetal öksürük şurubu.

20- Öksürüğü baskılayan diğer ilaçlar ve ekspektoranlar: Gayaben şurup.

21- Diğer soğukalgınlığı preparatları: A-ferin forte film kaplı tablet, A-ferin kapsül, A-ferin pediatrik şurup, A-ferin plus pediatrik şurup, A-ferin sinüs film tablet, Actıdem öksüürük şurubu apex kapsül, Arbitus draje, Arkodin şurup, Babyrhinol şurup, Benafed dekonjestan öksüsürk şurubu, Benical cold lak tablet, Benical öksürük şurubu, Bricanyl ekspektoran şurup, Broksin şurup, Bronkar-a şurup, Bronkar şurup, Buğuseptil inhalasyon için buğu solüsyonu, Cetaflu forte tablet, Coldex kapsül, Contex kapsül, Corsal kapsül, Corsal şurup, Coryban-d kapsül, Defeks şurup, Deflu fort film tablet, Deflu şurup, Deflu tablet, Deksan şurup, Dorfan öksürük şurubu, Dristan filmtablet, Ekorinal şurup, Espektan-a şurup, Espektan şurup, Forza pediatrik şurup, Forza tablet, Gerakon fort tablet, Gerakon tablet, Griban tablet, Kataljin merhem, Katarin forte tablet, Katarin kapsül, Katarin pediatrik şurup, Koklin ekspektoran şurup, Kongest forte tablet, Kongest pediatrik şurup, Medicold pediatrik şurup, Metorfan draje, Neo-jucodine şurup, Medicold pediatrik şurup, Metorfan draje, Neo-jucodine şurup, Neofedrin şurup, Nosetin, Oledro pediatrik şurup, Oledro tablet, Parasinus tablet, Parol cold kapsül, Peditus şurup, Pulmex pomad, Rinolar buğu, Tamol cold tablet, Theraflu forte tablet, Triamnınıc oral solüsyon, Triaminic tablet, Triatüs şurup, Tussifed öksürük şurubu, Tylol cold şurup, Vermidon cold tablet, Vicks medinaitşurup, Vicks vapodry şurup, Vicks vaporub buharlaşan merhem, Vicks vaporub limon buharlaşan merhem, Wintus draje, Zyrtıon şurup.

22- Hidroklorür içeren ağız-boğaz gargara ve spreyleri: Andorex (sprey), Benzidan (jel), Benzidan (gargara), Benzidan (oral sprey), Benzidan (film tablet), Farengil (gargara), Kloroben (gargara), Kloroben (oral sprey), Tanflex (draje), Tanflex (sprey), Tanflex verde (gargara), Tantum (draje), Tantum verde (sprey), Tantum verde (gargara), Tantum (jel), Temex (jel), Temex (gargara), Temex (oral sprey).

23- Parasetamol + kafein müstahzarları: Asko tablet 20, Darvolin tablet 20, Geralgine - P tablet 20, Kataljin - P tablet 20, Medafein tablet 20, Nopain plus tablet 20, Novaldon tablet 20, Novaldon tablet 30, Paramidon tablet 20, Setekaf tablet 20, Termalgineplus tablet 20, Tylol plus tablet 20, Vermidon tablet 20, Vermidon tablet 30, Vermol tablet 30, Pacofen-s tablet 20, Peraljin tablet 20, Remidon tablet 20, Panadol extra film tablet 24.

Öz patentli üç icat....

Öz patentli üç icat....


Kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz, Columbia Üniversitesi'nde birlikte çalıştığı 'tasarım...

Kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz, Columbia Üniversitesi'nde birlikte çalıştığı 'tasarım ekibi' ile geliştirdiği üç cihazla acil operasyonlarda hastayı yeniden hayata döndürüyor. Öz, patenti alınan ve 110 hasta için kullanılan son sistem cihazları anlattı. Mitral kapak zımbası
Hastalarda kapakların değişmesi için açık ameliyat yapılmasını önlüyor. Bunun yerine daha küçük kesiler yapılarak ve kasıktan girilerek cihaz mitral kapak içinden geçirilip kapağın yaprakçıkları birbirine zımbalanıyor. Kalp yetmezliğine sebep olan genişleme zımbalar yardımı ile önleniyor. Kapak açıklığı daraltılarak tedavi ediliyor.

Stent balon oluyor

Yaşlanma ve doğumsal problemlere bağlı aort kapak darlıklarında kullanılıyor. Kasıktan girilerek içinde balon olan stent kapak yaprakçıkları arasında şişiriliyor. Böylece, eski kapağın ezilmesi ve yeni kapağın yerleşmesi sağlanıyor. Hasta, 3 ila 5 yıl arasında bu stent ile yaşamını sürdürebiliyor

Kalp destek pompası
Kalp krizi ve kalbin görevini yerine getiremediği durumlarda ani müdahale için geliştirilen bir cihaz. Bir motor ve uzun bir hortum olmak üzere, iki ağızdan oluşuyor. Kasıktan girilerek aorttan geçilip bir ucu kalbin sol karıncığına yerleştiriliyor. Diğer ucu aortun içinde kalıyor. Cihaz, kalbin karıncığından emdiği kanı dakikada 3 litre gibi bir kuvvetle aortun içine pompalıyor. Pompalama gücü zayıflamış kalbe destek veriyor. Hasta komadan çıkabiliyor. Bu arada hayati organlar kan alabildiği için doktora zaman kazandırıyor.

Prematüreye umut ışığı

Prematüreye umut ışığı


Türk hekimin ödül alan araştırması prematüre bebekler için yeni bir umut ışığı oldu.

Türk Neonatoloji Derneği, Antalya'da düzenlenen 14. Ulusal Neonatoloji Kongresi'nde Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi çocuk hekimlerinden Doç. Dr. Esra Arun Özer'in çalışmasını birinciliğe değer buldu.

"Beslenme intoleransı olan preterm bebeklerde glukagon benzeri peptid-2 düzeylerinin araştırılması" konulu bildiri başlığıyla klinik araştırma bildiri ödülü alan Doç. Dr. Esra Arun Özer, erken doğan (prematüre) bebeklerde diğer pek çok organda olduğu gibi sindirim sisteminde de gelişme geriliği ve buna bağlı beslenme problemlerinin sık olarak görüldüğüne dikkat çekti. Özer, "Son yıllarda keşfedilen glukagon benzeri peptid 2 isimli bir proteinin, erken doğan ve beslenmeyi tolere edemeyen bebeklerde yetersiz düzeyde salgılandığını bulduk. Bu peptid yurt dışında Danimarka'da Kopenhag Üniversitesi'nde bakıldı. Erken doğan ve beslenme problemi olan bebeklerde yapılmış olan dünyadaki ilk çalışmadır. Bu çalışmadan yola çıkılarak daha ileri çalışmalarla bu bebeklerde belki de gelişmelerini hızlandıracak ve beslenmelerini düzenleyecek tedavilere ışık tutacak bir çalışma oldu" diye konuştu.

isteyen Ten Rengini Değiştirebilecek


Cilde rengini veren pigmentlerin miktarını sentetik yollarla artırarak cildi siyahlaştırmak ya da beyazlatmak da gelecekte saç rengi değiştirmek gibi kolay hale gelecek.

ABD’deki Stanford Üniversitesi uzmanları tarafından yapılan son araştırmalarda, insanların siyah ya da beyaz olmasını sağlayan genlerin sadece 1 ya da 2 değil, yaklaşık 10 tane olduğu ortaya çıktı.

New Scientist dergisine göre ise, cilde rengini veren melanin adlı pigmentlerin miktarını sentetik yollarla artırarak cildi siyahlaştırmak ya da beyazlatmak da gelecekte saç rengi değiştirmek gibi kolay bir prosedür haline gelecek.

Geçmişte siyahi popçu Michael Jackson'ın, cilt renginin açılmasını sağlayan kozmetik ürünler kullanarak “beyazlaşmaya” çalıştığı iddia edilmişti.

Aktif haber